PANDEMİ SÜRECİNDE GAZETECİ OLMAK
Pandemi sürecinde sahada aktif olan meslek gruplarından biri de gazetecilik. Gazetecilerin bu süreçteki çalışma koşulları, süreçten nasıl etkilendikleri ve çözüm önerilerini Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Gökhan Durmuş, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneş ve UİGAD Genel Sekreteri Selçuk Taşdemir’le konuştuk. Konuyla ilgili ortak düşünce; gazeteler ve gazetecilerin birçok alanda sorun yaşadığı yönünde…
TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, güçlü sendikalar ve örgütlü mücadele deneyimi olan dünyanın birçok ülkesinde, bu süreçte vatandaşlarını hem sağlık hem de iş güvencesi anlamında koruyan tedbirler alınabildiğini söyledi. Gökhan Durmuş, Birçok gelişmiş ülkenin, olası bir ekonomik krizin önüne geçmek adına büyük kurtarma ve destek paketleri açıklandığını belirten Durmuş, “Sağlık hizmetinin görece daha az piyasalaştığı ülkelerin, salgının neden olduğu krizi daha rahat aştıklarını görüyoruz. Mart ayında ilk vakanın tespiti ile başlayan süreçte 17 Nisan’da işten atma yasaklandı. 1,5 aylık zaman da yaklaşık 1 milyon kişi işten atıldı. Peş peşe gelen sokağa çıkma yasaklarında işçiler hep çalışmak zorunda kaldı. Fabrikalarda çarklar durmadığı için vaka sayılarında da artışlar yaşandı. Salgının medya sektörüne yansımasına baktığımızda üç başlık altında yanıt verebiliriz. Gazeteler-televizyonlar-internet medyası, matbaalar ve basın özgürlüğü ihlalleri. Gazete ve internet siteleri çok kısa bir süre içerisinde evden çalışma modeline geçtiler. Fiziki olarak gazete binalarında bulunmamak gazetecileri büyük oranda korudu. Gelmekte olanı göremeyen ve gazeteler gibi adım atmayan televizyon kanallarında ise konuk yarışının bedelini gazeteciler ödedi. Sendikamızın tespit edebildiği kadarıyla Covid-19’a yakalanan gazetecilerin tamamı televizyon kanallarında çalışanlar oldu. Yaşanan vakalar ve sendikamızın konuya ilişkin açıklamalarının ardından televizyon kanallarında da tedbirler üst seviyeye çıkartıldı” diye konuştu. “Evden çalışma biçimi esnek çalışmayı da beraberinde getirdi” diyen Durmuş, mesai kavramının büyük oranda ortadan kalktığını ve yıllık izne çıkma dayatmalarının da bu dönemde medya patronlarının en çok kullandığı yöntem olduğunu belirtti. Medya patronlarının bu dönemde görmezden geldiği çalışanların matbaacılar olduğunu belirten Durmuş, “Bütün gazete matbaalarının sendikasız işyerleri olduğu sektörde, çalışma sistemi aynı biçimde devam etti. Sokağa çıkma yasaklarının olduğu günlerde dahi matbaa çalışanları işe gitmek zorunda kaldı. Servislerde yüzde 50 doluluk kuralına uyulmasındaki aksaklıklar, yeterli maske, eldiven ve dezenfektan bulunmaması çokça duyduğumuz şikâyet ve sorunların başında geldi. Sendika olarak yaptığımız açıklamalar, görüşmeler ve işçilerin ısrarlı şikâyet ve talepleriyle birçok matbaada bu sorunları aşabildik. Ancak matbaalarda güvenlik önlemleri konusunda hâlâ yapılacak çok iş olduğunu söyleyebiliriz.” dedi.
Gazetelerin tirajlarında yüzde 40’a yakın bir erime yaşanırken, internet haber sitelerinin takibinde de bir o kadar yükseliş göze çarptı.
Vatandaşların, salgın sürecinde haberlere televizyon kanallarından ve internet medyasından daha çok ulaştığına şahit olduklarını belirten Durmuş, ”Buna rağmen gazeteler için Basın İlan Kurumu’nun ilan verme koşulunu (fiili satış adedi) koruması nedeniyle gazeteler baskıya devam etmek zorunda kaldı. Bu durum hem matbaa işçilerini tehlikeye attı hem de kâğıt israfını üst seviyeye çıkarttı. Son yıllarda medya sektöründe dijitalleşmenin önemli bir boyut kazandığı görülüyor. Pandemi ile birlikte yeni bir boyut kazanacağını tahmin edebiliriz. Salgınla birlikte evden çalışma, evden konuk alma, dijital gazetecilik biçimleri önümüzdeki dönemde bütün bir sektörü değiştirmeye muktedir gözüküyor. Bu değişimin esnek ve güvencesiz çalışmanın adı olmaması, işten atmaların yaşanmaması için gazetecilerin sendikal örgütlülükten başka çareleri yok. Sendika çatısı altında bir araya gelecek, tek vücut olacak gazeteciler ancak yaşanan ve yaşanması muhtemel saldırıları püskürtebilir. Aksi halde patronlar karşısında tek tek hiçbir gazetecinin işini, ekmeğini koruyacak gücü olmadığını geçmişten çokça acı tecrübeyle biliyoruz.” dedi.
Gazetecilerin İş, Sağlık Güvenliğinin Sağlanmasında Sorunlar Yaşandı
Sibel GüneşTürkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneş de koronavirüs salgınının yazılı basını hazırlıksız yakaladığını dile getirdi. Güneş, uzun yıllardır süren ve çözülmemiş sorunların bu salgınla daha da ağırlaştığına vurgu yaparak, “Tek tip gazeteci, tek tip habercilik anlayışı yaratma amacıyla iktidarın yarattığı ağır baskı, kağıt sıkıntısı, haber ajanslarına dayalı habercilik, ağır işsizlik sorunu, örgütsüzlük daha da görünür hale geldi” dedi. Güneş, bazı medya kuruluşlarının muhabir, foto muhabiri ve haber kameramanlarını iş yerine almayıp kapı önündeki konteynerlerde çalışmaya zorladığını hatırlattı. Gazetecilerin iş güvenliği, sağlık güvenliğinin sağlanmasında sorunlar yaşandığına değinen Güneş, ”Dezenfektan, maske gibi basit ihtiyaçlar karşılanamadı. İş yeri güvenliği açısından eğitim çalışması yapılamadı. Koronavirüs salgını döneminde gazetelerin basımı, dağıtımıyla ilgili çok ciddi sorunlar yaşandı. Ekmek, su dağıtım için çalışma yapıldı ama gazeteler için bu yapılamadı. Matbaa çalışanları da sokağa çıkma yasağı kapsamındaydı. TGC olarak biz İstanbul Valiliği’ne konuyu ileterek matbaa çalışanlarının bu kapsamın dışına çıkarılmasını, gazetelerin bakkal ve küçük marketlerde de satılmasını önerdik. TGC’nin girişimiyle matbaa çalışanları için yasak kaldırıldı, gazeteler basıldı ama dağıtımda yine sorun yaşandı. Birçok kuruluş da maliyetleri azaltmak için bu süreç de dijital yayıncılık yapmayı seçti. Dünya çapındaki bir salgın, basının da yapmadığı ev ödevlerini tekrar gündeme getirdi” dedi.
“Basın Sektöründe Sendikalaşma Oranı Yüzde 5’i Geçmiyor”
Basın sektöründeki sendikalaşma oranının düşüklüğünü de paylaşan Güneş, editoryal bağımsızlığın da sağlanamadığını ifade etti. İktidar baskısı ve ekonomik sorunlar nedeniyle dar kadrolarla gazetecilik yapılmak zorunda kalınıldığını kaydeden Güneş, “Reklam gelirleri azaldı. İşten atılan birçok meslektaşımız oldu. Bu salgından sonra telifle evden gazeteci çalıştırma eğilimi artabilir. Devletin medya kuruluşlarına desteği, kısa çalışma ödeneği gibi seçenekler medya için yeterli olamadı. Yazılı basının bir bölümünün iktidara yakın durma çabası her dönemde olmuş. İktidarla kol kola yol alan iş insanlarının kurduğu, satın aldığı medya kuruluşlarından çıkan haber niteliğinden hep çok ciddi erozyon olmuş. Bugün de böyle. Vatandaşın beğenisini, satın alma duygusunu uyaran haberlerin sayısı azalıyor. Gazeteciliğin kamu yararı için, halkın haber alma ve gerçekleri öğrenmesi amacıyla yapıldığı gerçekliğinden uzaklaşmamamız gerekiyor. Basın sektöründe sendikalaşma oranı yüzde 5’i geçmiyor. Editöryal bağımsızlık sağlanamıyor. Gazeteciler yoksul sınırında maaş alıyorlar ve iş güvenceleri yok. Gazetecilik patronla, iktidarın öfkesi arasına sıkışıyor. Ülkede demokrasinin yeşermesi için haberin serbest dolaşımına ihtiyacımız var. Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk bildirgesine gazetecinin sorumluluğunu “gazeteci; basın özgürlüğünü, halkın doğru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüstçe kullanır. Bu amaçla her türlü sansür ve oto sansürle mücadele eder. Gazeteci, önce halka ve gerçeğe karşı sorumludur. Bu sorumluluk kamu otoriteleri ve işverenine olan sorumluluklarından önce gelir. Bilgi ve haber ile özgür düşünce, herhangi bir ticari mal ve hizmetten farklı olarak toplumsal nitelik taşır. Gazeteci, ilettiği haber ve bilginin sorumluluğunu üstlenir. Gazetecinin özgürlüğünün içeriğini ve sınırlarını, öncelikle sorumlulukları ile meslek ilkeleri belirler” diye tarif ediyor. Gazetecilik bu değerlerden uzaklaştıkça hem tiraj hem de güvenilirliğini kaybediyor.” diye konuştu.
“BİK Aracılığıyla Medya Kuruluşlarına Faizsiz Krediler Verilebilir”
Sorunların çözümü için tüm medya çalışanlarının Basın İş Kanunu ile çalıştırılması gerektiğini kaydeden Güneş’in diğer çözüm önerileri ise şöyle: “Gazetecilerin fazla mesaileri düzenli olarak ödenmeli. İzinlerini düzenli kullanmaları sağlanmalı. Gazetecilerin TGC başta olmak üzere gazetecilik derneklerine üye olarak örgütlü dayanışmaya destek olması çok önemli. Tüm medya çalışanlarının sendikalı olmasına ihtiyaç var. Devletin medya üzerinde baskı aracı oluşturmadan vergi ve sigorta ödemelerini ertelemesine ihtiyaç var. BİK aracılığıyla faizsiz krediler medya kuruluşlarına verilebilir. Medya kuruluşlarının İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile bu kanuna bağlı çıkarılmış tüm yönetmelik hükümlerine, ayrıca Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı tüm önlemlere uymak ve gazetecilerin yaşam hakkını korumakla yükümlü olduğunu unutmamalı.”
Asıl Kahramanlardan Biri de Gazeteciler
Selçuk TaşdemirUluslararası İnternet Gazeteciliği ve Gazeteciler Derneği (UİGAD) Genel Sekreteri Selçuk Taşdemir ise gazetecilerin daha çok hassasiyet beklediğini kaydetti. Basın kanununa tabi olmayan ama sahada aktif olan birçok gazeteci olduğunu aktaran Taşdemir, “Pandemi sürecinin asıl kahramanlarından biri de gazetecilerdir. Virüs bulaşan bir sürü gazeteci arkadaşımız oldu. Tedavi gördüler, kimilerinin de tedavi süreci devam ediyor. Bu süreçte hem yerel bazda hem hükümet bazında gazeteci arkadaşlarımıza maddi ve manevi destek verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Gazeteci demek sadece 212’ye tabi olan kişiler değildir. Kamuoyu görevini yerine getiren ve sahada aktif olan birçok gazeteci arkadaşımız çeşitli haklardan mahrum bırakılıyor. Yerelde kaymakamlık ve valilik ulusalda ise hükümet nezdinde fon yapılması gerekiyor. ” dedi. İkinci dalga senaryolarının konuşulduğunu ve vakaların yeniden artışa geçtiğini hatırlatan Taşdemir, “Bu konuda vatandaşların sağlıklı bilgilendirilmesi adına gazetecilere büyük görevler düşüyor. Sağlık haberciliği özellikle bugünlerde çok öne çıktı. Doğru ve sağlıklı haber akışı sağlanmalıdır. UİGAD olarak gerek yönetim kurulu gerekse il temsilcilerimizle bu konularda çeşitli görüşmeler yapmaktayız. Gazeteciler görevini yaparken vatandaşlardan ve kurumlardan biraz daha hassasiyet bekliyoruz. Ulusal haberin asıl kaynağı olan yerel kaynaklar ve yerelde görev yapan gazeteciler için BİK, İletişim Başkanlığı gibi ilgili birimler nezdinde gazetecilere destek verilmelidir.” diye konuştu.