Sanat ve Sanatçıyı ödüllendirmek, Hayatı ödüllendirmektir!
Derler ki; “Sanat, kâinatın içindedir.
” Ve devam ederler;
“Sanatkâr ise bunu oradan çıkarabilendir”.
O nedenle yine derler ki;
“Sanatçının vazifesi, tabiatı kopya etmek değil, tabiatı ifade etmektir”.
Ne kadar da doğru bir tanımlama.
Çünkü biliriz ki…
“Sanat, taklidin bittiği yerde başlar”. .
Unutmayın,
Onlar televizyonda devleşen bir büyücüye dönüşebiliyorlarsa,
Onlar stüdyo ve ekranın pırıltılı çekiciliği ve yetenekleriyle içimizi doldurabiliyorsa,
Onlar bize tanıttıkları her karaktere hayranlık beslememizi sağlıyorsa,
Onlar her izlediğimizde ve dinlediğimizde yüreğimizi çarptırıyorlarsa,
Onlar tarih yazıp, yazılan tarihe tanıklık ediyorlarsa,
Onlar çoğu zaman bizim göremediklerimizi bizlere gösteriyorlarsa,
Onlar yazarak, çizerek, konuşarak, oynayarak, taklit yaparak ve hatta zaman zaman susarak aynı düşünceye yakın olanları da, olmayanları da duymaya çalışmamıza dikkat çekiyorlarsa,
Bilesiniz ki onlar “hayat” tır!
Çünkü onlar halka mal olmuşlardır.
Hepsinin eline, yüreğine, gönlüne ve gözüne sağlık!
Ve unutmayın,
Gazeteciler ve televizyoncular sanatın yeni versiyonunu bizlere yaşatmaktadırlar, onları da televizyon ekranlarında farklı dallarda sanatçılarımızdır. Bizler sanata değer verdiğimiz sürece sanatçılar nefes alır.